İskilipin "Kütükçü Ömerleri" Hiç Eksik Olmadı ki!


İskilip'in Sesi sitesindeki yaşanan veri kaybı nedeniyle geçmişte kaleme aldığım fakat güncelliğini kaybetmeyen çalışmalarımı tekrar eklemenin faydalı olacağını düşündüğümden; İskilip tarihinde İskilip'e has cevizimizin Fransız tüccarlarınca nasıl yok edildiğinin gerçek hikayesini anlatan yazımdan başlıyorum.

İskilip Cumhuriyetin ilk yıllarından 1960’lı yıllara nüfus ve sanayi bakımından; 1970’li ve 1980’li yıllara kadar da sermaye ve ticaret bakımından dikkate şayan ve üzerinde akademik çalışmaların yapılması gereken bir ilçedir.

Çorum nüfusunun on binlerde olduğu yıllarda İskilip nüfusunun da 10 bin lerde olduğu tarihi bir vakıadır.

Bu yazıma konu olarak seçtiğim “İskilip Cevizi” hakkında dağarcığımda ki bilgilerimi tarihin şahitliğine aktarmak istiyorum. Bu konu ile ilgili bilgi kaynağım halen sağ olan ve hayırlı uzun ömürler dilediğim Kemal Beşikci’dir. Ayrıca bu konu üzerinde konuşabilecek geçmişte ceviz tüccarlığı yapan “Kulalı” ve “Saraç” ailelerine mensup İskilip’te de canlı şahitlerin olduğunu biliyorum.

“Ceviz” halen dünya çapında ekonomik değeri olan ve ilgililerine uzun vadede doyurucu para kazandıran bir sanayi bitkisidir.

İskilip’te 1970’li yıllara kadar ciddi manada bir ceviz üretimi dikkatimizi çekmektedir. Ömrünü uluslararası nakliyecilik işlerinde geçirmiş ve eli kalem tutan, gözü kitap okuyan kasabamızın büyüklerinden Kemal Beşikci’nin ifadesine göre yıllık 150 ton ceviz içini İstanbul’a bizzat taşıdıklarını söylemektedir.

“İskilip Cevizi” o denli meşhur ve aranan bir hale gelmiş ki Ankara’da Samanpazarı’nda aktarların ve kuruyemiş satıcılarının vitrinlerinde “İskilip Cevizi” ayrıca marka olmuş diğer cevizlerden de fiyat bakımından pahalı olduğunu bizzat görenlerin söylediklerinden duymuştum.

O gününün şartlarında 150 ton ceviz içinin bugün ki ekonomik değeri yaklaşık kilosu 15.-TL den hesaplarsak 2.250.000.-TL eder. Bu rakam ortalama 3250 asgari ücret demektir.

İskilip geçmişte sadece bu yönünü geliştirse idi tüm ekonomik politikalarını  cevizcilik üzerine yoğunlaştırsa idi yani 1970 li yıllarda yıllık 150 ton ceviz içi üretimini her on yılda katlayarak günümüze kadar getirebilseydi; 80’li yıllarda 300; 90’lı yıllarda 600; İkbinli yıllarda 1200 ton üretimin ekonomik değeri 18.000.000.-TL yapardı.

Neyse biz hikayemize devam edelim…O yıllarda İskilip cevizini ihracata hazırlayan İstanbul’da ki tüccarın Boğos Anteresyan isimli bir Ermeni olduğunu yine Kemal Beşikci’den öğreniyoruz.Yine Kardeş Şişman’ı, Aram Kırkoç’u, Horen Aslanyan isimli Ermenileri’de bu işyerlerinde tanıdığını söyler. Hatta Horen Aslanyan’ın “Örnek” kelimesinin Ermenice “ORİNNAGİM” kelimesinden çalınarak değiştirilmesini asla tasvip etmediğini yine Kemal Beşikci’den öğreniyoruz.

İskilip cevizi kaliteli oluşundan dolayı Avrupa piyasasında aranan ve tercih edilen bir konumda idi. Fransalı ceviz tüccarları bir türlü İskilip Cevizinin hakimiyetini Avrupa piyasasında yok edememişlerdi. Avrupa piyasasında ki Fransız ceviz tüccarları İskilip Cevizinin hakimiyetini Avrupa piyasasından silemedikleri takdirde kendi üreticileri yok olmaya mahkum olacaklarının bilincinde idiler. Ceviz yetiştiriciliği uzun süreçli bir uğraşıdır. Fransız ceviz tüccarları kendi üreticilerini korumak adına; Avrupa piyasasında ki İskilip Cevizinin varlığını bertaraf etmek için kökten çözüm bulma adına; İskilip’te  parayla ceviz ağacının kesilmiş kütüğünü satın alma planlarını devreye sokarlar. Başarılı da olurlar.

O günün İskilip’te ki ceviz tüccarları bu ekonomik değerin farkında idi ancak Fransız tüccarlarının para oyunu ile İskilip cevizini yok etme planlarını engelleyemediler. Çünkü doğal olarak ceviz tüccarlarının ceviz alımlarında ve ceviz kırdırmalarında verdikleri paraların azlığı Fransız tüccarlarının ceviz kütüklerine verdikleri paraların o gün ki insanların kimyasını bozmaya yetmişti. Bugün olduğu gibi geçmişte de menfaat karşılığı İskilip’i satabilecek yapıda ki “işbirlikçi” lerin bulunması da bu planın kolayca uygulanmasına sebep olmuştur.

Daha sonra “Kütükcü” lakabıyla anılacak olan bir şahsın aracılığı ile İskilip’te çapı 50,75,100,150 cm. ye kadar aşırı paralar vererek ceviz kütükleri satın almaya başlıyorlar. Uzun yıllar sürebilecek olan ceviz ihracatı, birkaç yıl zarfında tükenecek olan ceviz kütüğü ihracatına bırakıyor yerini. O günün İskilip’te ki ceviz tüccarları halka bu durumu “altın yumurtlayan tavuk”un kesilmesine benzetseler de teklif edilen aşırı paralar İskilipli ceviz ağacı sahiplerinin iştihasını kabartmıştı. Tekrar dikeriz düşüncesiyle İskilip’te ki tüm ceviz ağaçları kesilmişti.Bu yöntemle Fransız ceviz tüccarları “İskilip Cevizi”ni Avrupa piyasasından silmeyi başarmışlardır. Uygulanan yok etme planı o denli başarılı olmuştu ki İskilip Cevizi bırakınız Avrupa piyasasından silinmeyi,Türkiye piyasasından silinmişti.

Fransız ceviz tüccarları tarafından ceviz kütüğü satın alma işinin “İskilip Cevizini” Avrupa piyasasından yok etme planı olduğunu da; satın alınan ceviz kütüklerinin ilk yıl Üsküdar’da deniz kenarında, ikinci yıl da İskenderun da deniz kenarında yığıntı olarak kaldığından anlıyoruz.