Mir'ac ve uzay


Mi’rac, Peygamber Efendimizin büyük mucizelerinden biridir. Bu harika olayın özeti şöyledir: Hicretten 1,5 yıl kadar önce Recep ayının 27.gecesi,gecenin bir anında Efendimiz, Cebrail Aleyhüsselamın eşliğinde Burak adında ki özel bir vasıta ile, Mekke’de ki Mescid-i Haram’dan Kudüs’teki Mescid-i Aksa’ya götürüldü.

 Oradan Mi’rac adında ışıktan hızlı hususi bir asansörle uzaya doğ ru yükseltildi. Gök katları aşılarak Sidret-ü Münteha makamına varıldı. Cebrail Aleyhisselam oradan öteye geçemedi. Refref adında özel bir binitle orası da geçildi. Cenab-ı Hak mekândan münezzeh olarak Habibini yüce huzuruna kabul buyurdu. Orada 5 vakit namaz farz kılındı. Bakara suresinin son 2 ayeti, ile ümmetinin af müjdesi verildi. Nice vahye mazhar kılındı, kâinatın sırları gösterildi. Cennet ve cehennem temsilî olarak gezdirildi. Pek çok ibretli ve hikmetli olayları müşahede ettikten sonra tekrar Mekke’ye getirildi.

Bu çok uzun yolculuğun böyle kısa bir zamana sığdırılması akıllara şaşkınlık verdi, büyük tartışmalara yol açtı, akıllara durgunluk veren bu büyük mucizenin rüya halinde vâki olduğunu söyleyenler olmuştur. Ger- çekte bu akıl almaz hâdise rüya değil hakikattir. Zamanımızda bunun açıklamasını yapmak daha da kolaylaşmıştır. Çünkü Cenab-ı Hakkın sonsuz kudreti karşısında her şey mümkün görülmektedir. Kâinatın akıl almaz büyüklüğü yanında zamanında izafi olduğu, durdurulabileceği, hatta geriye işletilebileceği ilmen açıklanmıştır.

Şimdi biz,Cenab-ı Hakkın sonsuz kudretini daha yakından görebilmek için kâinatı şöyle bir kuş bakışı seyretmeye çalışalım.

Üzerinde yaşadığımız dünya bize göre çok büyüktür. Dünyada ki bütün ülke ve şehirleri gezmeye kalkışsak herhalde buna ömrümüz kâfi gelmeyecektir.

Bize göre çok büyük olan dünyamız kâinata nispetle hiç hükmündedir. Dünyamız Güneşin 9 gezegeninden biridir. Güneşin çevresinde dolaşıp duran 9 gezegen, güneşe uzaklıklarına göre şöyle sıralanmışlardır: Merkür,Venüs(Zühre),Dünya, Mars(Merih), Jüpiter(müşteri),Satürn( Zuhal),Uranüs ,Neptün, Plüton.

Bu gezegenlerinde kendi çevrelerinde dolaşan uyduları vardır. Mesela Jüpiter’in 16,Satürn’ün 27 uydusu tespit edilmiştir. Dünyamızın uydusu da aydır.

Ayın Dünyamıza uzaklığı 384 bin kilometredir. Dünyamıza en yakın gök cismi olan Ay ile insanlar çok eskiden beri yakından ilgilenmişlerdir. Nihayet 21 Temmuz 1969 tarihinde insanoğlu Ay’ı fethetmeyi başarabilmiştir. Güneş sistemimizde bütün gezegen ve uydularıyla birlikte, başka bir sisteme bağlıdır. Bu sisteme Samanyolu adı verilmiştir. Samanyolu’nda 100 milyar Güneş olduğu bilinmektedir.

100 milyar deyip geçmeyelim. Bu sayının ne kadar çok olduğunu anlamak için basit bir misal verelim: bir insanın 100 yıllık iş hayatı olduğunu kabul edelim. Bu insan hiç durmadan saniyede 1 yıldız saymak suretiyle sayım işine devam etse, 100 yılda ancak 3 milyar 140 milyon yıldız sayabilecektir. Buna göre Samanyolu’nda ki Güneşleri sayabilmesi için 3 bin yıldan daha çok çalışması lazım gelecektir.

Aslında Samanyolu hiçte büyük sayılmaz. Öyle galaksiler vardır ki içlerinde birkaç trilyon güneş bulunur. Hatta Samanyolu’ndan 1000 tanesini içine alabilecek galaksiler tespit edilmiştir.

Asıl şaşırtıcı olanı, en küçüğü 100 milyar güneş ihtiva eden galaksilerden uzayda 200 milyar galaksi bulunmasıdır.

Şöyle hayalen bir uzay yolculuğuna çıkarak Uzay’ın derinliğini daha yakından görmeye çalışalım. Yolculuğumuz ışık hızında ki bir roket ile ölümsüz bir ömürle olmalıdır. Bilindiği gibi ışık saniyede 300 bin kilometre yol alır, bir saniyede dünyanın etrafını 7,5 defa dolaşabilir.

Bu derece hızlı yükselen bir roketle uçmaya başladığınız zaman, 1,3 saniyede Ay’a varmış olacağız.8 dakika sonra Güneşteyiz. 5 saatte Güneş sistemi dışına çıkmış olacağız.

Bize en yakın yıldıza ,daha doğrusu Güneş’e varabilmemiz için 4 yıl daha uçmamız gerekecektir. Ortalama her 5 yılda bir yıldızı geçerek 80 bin yılda Samanyolu’nu aşmış olacağız.

Bize en yakın olan Andromeda Galaksisine varabilmemiz için 2 milyon yıl daha uçmamız lazım gelecektir. Bu galaksi içinde de 100 milyar Güneş bulunmaktadır.

Artık içinde 10 binden fazla galaksi barındıran galaksi gruplarını geçmek zorundayız. Herkül grubuna varmamız için 300 milyon yıla ihtiyacımız vardır.

Aynı hızla yolumuza devam edersek, her birinin içinde en az 100 milyar Güneş bulunan 2 milyar kadar galaksiyi kim bilir kaç milyar yılda dolaşacağız? Sonunda Kuazarlara “ ak noktalara” varacağız. Bunun için en azından 16 milyar yıl daha uçmak zorunda kalacağız. Yani saniyede Dünya’yı 7.5 defa dolaşabilecek bir hızla 16 milyar yıl uçarak ak noktalara ulaşmış olacağız.

Bu kadar uzun yolculuğumuza rağmen hâlen uzayın sonuna varabilmiş değiliz. Daha ötesinin ne olduğunu daha ilim henüz keşfetmiş değildir.

Artık Cenab-ı Hakkın bu yüce kudreti karşısında pes etmekten başka çaremiz kalmıyor. Bu akıl almaz yolculuğun hayali bile başımızı döndürüyor, aklımızı durduruyor.

Bu yüce kudreti iyi anlayan Hristiyan bilim adamları içtenlikle Allah’a inanıyor, din olarak İslamı seçiyorlar. Bunlardan biri’de PRF. DR. HANS VON AIRBERG’dir.

Bu ünlü düşünür 1945 doğumlu, İskandinav asıllı bir Alman teorik fizikçisidir. Bir çok üniversitede Araştırma ve Öğretim üyesi olarak görev yapan bu değerli bilim adamı fizik ve matematik dalında Nobel ödülüne aday gösterilmiştir.

Tamamen Kur’an hedeflerine dayanan Teorileri uluslar arası bilim platformunda kabul görmüş, uydu, roket, astrofizik ve nükleer fizik dallarında 3 ödül almıştır.

(Arzdan arşa) adındaki meşhur Türkçe kitabı basılmıştır. Bu eser, İslami ölçülere göre hazırlanmış, kâinatın yaratılışı hakkında en güzel gerçek bilgileri vermiştir. Bizde bu yazımızda daha çok bu eserden yararlandık.

Gerçek bilim adamı olan bu zatın delaletinde 70 kadar yabancı İslam’a geçmiştir. Ne gariptir ki gerçeği araştıran bilim adamlarının arayarak buldukları İslam’ı biz elimizden çıkarmaya uğraşıyoruz.

Artık aklımızı başımıza almalı, dinimizin kıymetini bilmeli, Mi’racın kutlu yolcusu sevgili Peygamberimizin sünnetine ve getirdiği dine sarılmalıyız.

(Yivlik Köşesi) 17 Mart 1988 / Yıl: 1 / Sayı: 13