Mehmet Fırat: 'İslam bilinci yüksek imanlı bir nesil yetiştirmeliyiz!'

Kelam- Der Başkanı Araştırmacı Yazar Mehmet Fırat hoca ile Kelam- Der’in faaliyetleri ve çalışmaları hakkında konuştuk. Kendisiyle çalışma ofisinde bir araya geldiğimiz Mehmet Fırat, “Kur’an ve Sünnet ışığında Allah rızası için çalışmalar yapan bütün kurum ve kuruluşlarımızla da birlikte sadece vahdet konusunda değil her konuda çeşitli projeler geliştirmeye açığız.” dedi.


Mehmet Fırat: 'İslam bilinci yüksek imanlı bir nesil yetiştirmeliyiz!'

Öncelikle hocam şu sorudan başlayalım. Kelam- Der ne zaman kuruldu, kuruluş gayesi ve misyonu hakkında bize bilgi verir misiniz?

Bismillahirrahmanirrahim

Salat ve selam hidayet rehberi, müminlerin önderi, efendimiz Hz. Muhammed’in, onun pak alinin ve seçkin ashabının üzerine olsun.

Teknoloji ve medyanın insanları İslam’dan ve İslami olandan giderek uzaklaştırdığı ve bilgi kirliliği ile zihinlerde hak ve batılı birbirine karıştırdığı zamanımızda her Müslüman, kendi şahsi hak arayışının yanında başkalarının da İslam üzere bir hayat idame ettirmesi hususunda mücadele etmek durumundadır.

İşte bu düsturla, içinde yaşadığımız toplumda İslam’ın bireylerce içselleştirilmesi ve hayata hakim kılınması mefkuresiyle, göstereceğimiz gayretlerle Allah rızasını kazanmak için ve Allah rızasına uygun hareket etmek kaydı ile 2016 yılında İstanbul’un Sultanbeyli ilçesinde Kelam-Der’i kurduk.

Şunu da belirtmekte fayda var; Kelam-Der, ülkemizde toplumun ıslahı için Kur’an ve Sünnet çerçevesinde faaliyet gösteren diğer sivil toplum kuruluşlarımıza bir alternatif değil bilakis bu kurumlarımızın gösterdiği çabaya destek düşüncesiyleilim kültür ve eğitim alanlarında Kur’an ve Sünnet ışığında araştırma ve İslami çalışmalar yapmak üzere kurulmuştur.

Temel ilkelerimizi şöyle sıralayabilirim:

1. İlkesi Tevhiddir (Allah’ın isim ve sıfatlarıyla tanışıp akidesinde tevhid-il esma ve sıfatı yaşatmaktır) 

2. İlkesi adalettir (müslümanın bireysel, devletsel ve toplumsal alanlarda adaleti sağlamasıdır.)

3.  İlkesi ıslahtır  ( hayatın içinde şirkiyat, hezeyanat ve bidatlarla mücadele etmektir.) 

4. İlkesi vahdet ( kelime-i tevhidin şeriki olmayan ulu Allah'a kayıtsız şartsız kul olma ilkesini bir hayat metodu kabul eden ve yaşayan kişi müminin kardeşidir. Yani mezheb ve ırk fark etmeksizin suretiyle herkes bizim kardeşimizdir.)

Yüce Allah’tan temennimiz ise bu minvaldeki halis niyetlerimizi ve çabalarımızı başarıyla sonlandırmasıdır.

Kelam- Der’in faaliyetleri hakkında bize bilgi verir misiniz? 

Kelam-Der’in Sultanbeyli’de yer alan dernek merkezinde çeşitli meslek ve yaşlardan oluşan gruplarla hadis, tefsir, İslam fıkhı ve Arapça ders halkaları ve sohbet programları düzenlenmektedir.

Bilhassa çağımızın fitne ve fesat dalgalarıyla en çok boğuşan gençliğin, İslam fıtratı üzerine gelişip topluma ve ümmete kazandırılması hususunda, onlara mahsus dersler icra edilip geleceğe doğru bir şekilde hazırlanmaları için çaba sarf edilmektedir.

Hamdolsun zayıf imkânlarla ortaya koymaya çalıştığımız çabalar, içinde bulunduğumuz toplumda şimdiye kadar fevkelade makes buldu diyebiliriz. Ve bu olumlu hava bize gösteriyor ki attığımız bu adım boşa değildir bilakis toplumun buna ihtiyacı vardır.

Ve tabii şunu da dile getirmek lazım; sivil toplum kuruluşları, başarılı olabilmek için maddi ve manevi gücün yanında gönüllülük esasıyla hareket eden fedakar bir kadroya, daha sonra ise toplum ile temasa ihtiyaç duyar. Halihazırda yürütülen faaliyetler de bu temeldeki ihtiyaç doğrultusunda şekillenmektedir.

Şu ana kadar ne gibi faaliyetlerin altına imza attınız?

Çeşitli yaş ve meslek gruplarına özel bir kısmı haftalık, bir kısmı aylık olarak gerçekleştirilen hadis, tefsir, fıkıh ve Arapça derslerimiz devam etmektedir.

Ders halkaları haricinde ise şu ana kadar, Sultanbeyli özelinde çeşitli camii sohbetleri, diğer sivil toplum kuruluşlarına tanışma ziyaretleri, kahvaltı ve iftar programları gerçekleştirilmiştir.

Geleceğe dair yeni projeleriniz var mı, varsa bunları bizimle paylaşır mısınız?

Henüz çok yeni olan derneğimiz bünyesindeki ilmi çalışmalarımızı kurumsal bir düzen içinde gerçekleştirmek, geleceğe dair öncelikli hedefimiz olmakla beraber, çalışmalarımızın yazılı ve sosyal medya araçlarıyla daha büyük kitlelere ulaşması, uzun vadeli planlamalarla İslami araştırmalara imza atmak, ilmi düzeyi yüksek öğrenci yetiştirme programları düzenlemek de ana hedeflerimiz arasında yer almaktadır.

Malum olduğu üzere gençlik bir ahlak bunalımının içerisinde yer alıyor. Gençlerle ilgili ne gibi faaliyetleriniz var?

Evvelden zikrettiğimiz üzere çağımızın fitne ve fesat dalgalarına en çok maruz kalan toplum kitlesi, maalesef gençlerden oluşuyor. Biz de bu şuur temelinde, gücümüz nispetinde, ümmet ve İslam bilinci yüksek, ahlaklı ve imanlı gençlerin yetiştirilmesini öncelikli meselelerimizden biri olarak ele alıyoruz.

Başta ders halkalarımız olmak üzere gerçekleştirdiğimiz faaliyetlerimizde gençlerin ön planda yer almasına dikkat ediyor, gençliğin karşı karşıya kaldığı problemlere ilişkin çözümler sunmaya gayret gösteriyoruz.

Tefsir ve diğer eğitim faaliyetleriniz hakkında bilgi alabilir miyiz?

Her hafta cuma günleri Tefsir derslerimiz var. Bu derslerde özellikle toplumumuzda eksikliği çokça hissedilen Kur’anî bilincin bireylere ulaştırılması ve anlaşılması ve hayata yön verici hale gelmesi için çaba sarf etmekteyiz.

Dernek olarak, kuruluşunuzdan bugüne kadar istediğiniz hedefe ulaşabildiniz mi?

Malum olduğu üzere bir sivil toplum kuruluşuyuz, maddi kaynaklarımız kısıtlı, çalışmalarımız da çoğunlukla gönüllülük esası üzerinden beraber olduğumuz kardeşlerimizin fedakarlıklarıyla yürütülmektedir. Dolayısıyla çeşitli aksaklıklarla karşılaşmamız da kaçınılmaz hale gelebiliyor.

Ancak derneğimizi kurmaya karar verdiğimiz gün zaten ne tür sıkıntılarla başa çıkmamız gerektiğini biliyorduk ve aslen yüce Allah’ın rızasını kazanmak için çıktığımız bu yolda şimdiye kadar yaşadığımız sıkıntılar dile getirmeye bile değmez.

Binaenaleyh, tabiri caizse emekleme dönemindeki derneğimiz henüz tam hedeflediği noktaya ulaşabilmiş değildir ancak yüce Allah’ın fazlı ve keremiyle harcadığımız emekler boşa gitmeyecektir.

İslam ümmetinin en büyük sorunu vahdet. Vahdet konusunda Kelam- Der’in çalışmaları var mı? Farklı derneklerle ortak projeniz var mı? 

Görüyorsunuz ki İslam ümmetinin çok büyük dertleri var ve bugün bu problemlerle uğraşmamız gerekiyor. 17. Yüzyıldan itibaren Avrupa ülkeleri, önce mezhep temelinde ardından da ırk temelinde birbirleriyle giriştikleri savaşlarda onlarca devlet ve devletçiğe bölündü ve bu bölünme sürecinde yaşanan savaşlarda milyonlarca kişi hayatını kaybetti.

Ancak Avrupa’nın onlarca yıl devam eden irili ufaklı savaşlarda milyonlarca can dışında başka bir şey daha kaybetmişti; din. Avrupa, toplumsal olarak dinden uzaklaştı ve sekülerleşti. Yaşanan bu köklü değişimin Avrupa’yı olumlu ya da olumsuz etkilemesi başka bir tartışma konusudur dolayısıyla bu konuya girmeyeceğim. Ancak yaşanan son cihan harbinin ardından Avrupalılar ayrışmış olmaktan, parçalanmış olmaktan zımnen pişman olmuştur ve Avrupa Birliği adı altında yeniden birleşmiştir. Avrupa Birliği’nin ise halen çapındaki, siyasi, içtimaî, askeri ve iktisadi gücünün ve öneminin ne düzeyde olduğunu anlatmaya ise gerek yok sanırım.

Öte taraftan, eksiği gediğiyle yüz yıl öncesine kadar birkaç farklı merkez çevresinde olmakla beraber İslam ümmetinde bir vahdetten söz edilebilirdi ve bu durumun siyasi, içtimaî, askeri ve iktisadi yansımaları belirli ölçüde olumluydu. Fakat özellikle Osmanlı devletinin bölünmesinden sonra Ortadoğu coğrafyası, siyasi olarak bölünüp parçalandı. Günümüzde ise Müslümanların kendi iç ihanetleri ve yanlışları ile beraber özellikle Batılı devlet ve güçlerin de körüklemesiyle, İslam aleminde siyasi, sosyal, ırki, mezhebi ve hatta mezhep altı gruplaşmalar temelinde korkunç bir bölünmüşlükle karşı karşıyayız. Yaşanan bu parçalanmışlığın ardından gelecek süreç ise korkarım ki tıpkı Avrupa’daki gibi topyekûn dinden yani İslam’dan uzaklaşmakla sonuçlanacak. Sanırım böyle bir netice bugün yaşanan insani acıları katlayacak ve belki de daha büyük bir problemle baş başa kalacağız.

Kısaca bakış açımızı ifade etmeye çalıştığım bu parçalanmışlığımız, tabii ki her Müslüman fert ve kurum gibi Kelam-Der’in de gündem maddelerinden birini teşkil etmektedir.

Tabii bu sorun tek başına Kelam-Der’in çözebileceği kadar küçük değildir ancak bizler de gücümüz nispetinde, imkanlarımız doğrultusunda, az evvel ifade ettiğim tehlike hakkında Müslüman kardeşlerimizi sohbetlerimizde faaliyetlerimizde yeri geldiğinde bilinçlendirmeye çalışıyoruz.

Bu arada Kur’an ve Sünnet ışığında Allah rızası için çalışmalar yapan bütün kurum ve kuruluşlarımızla da birlikte sadece vahdet konusunda değil her konuda çeşitli projeler geliştirmeye açığız. Elhamdülillah bu noktada attığımız adımlar ve gelecek için planladığımız projeler de var.

Kelam – Der’e herkes üye olabiliyor mu? Üye olmak için yâda çalışmalarından haberdar olmak, çalışmalarda aktif rol almak için vatandaşlar ne yapmalı?

Dernek olarak şimdilik daha çok Sultanbeyli özelinde çalışmalarımızı yürüttüğümüz için çoğunlukla Sultanbeyli’de ikamet eden kardeşlerimize hitap ettiğimizi söyleyebiliriz ancak tabii ki kapımız, bizlerle beraber olmak faaliyetlerimizde yer almak isteyen bütün kardeşlerimize açık.

Bu arada dernek bünyesinde görev yapan genç kardeşlerimiz de sosyal medya araçları yahut doğrudan temaslarla insanlarımızı faaliyetlerimize davet ediyor ve bu minvalde güzel çalışmalar yürütüyor.

Son olarak, çalışmalarınız ile ilgili neler söylemek istersiniz?

İslam Dünyasının genelinde olduğu gibi Türkiye’de ve İstanbul’da İslami ilimler ve faaliyetler konusunda gözle görülür bir eksiklik olduğu açıktır. Dolayısıyla bizler kendi çevremizden başlayarak dinimize ve ümmetimize sahip çıkmak adına bir adım attık. İnşallah henüz başında bulunduğumuz bu yolda çalışmalarımızı genişletir ve büyük hizmetlere imza atarız.

Öte taraftan ülkemizde ve ilimizde Kur’an ve Sünnet ışığında ıslah çalışmaları yapan sivil toplum kuruluşlarımızdan da bizimle tecrübelerini paylaşmalarını ve eksik kaldığımız yanlarımızı tamamlamak üzer destek olmalarını bekliyoruz. Zira tıpkı bireyler gibi kurum ve kuruluşlar da sahip olduğu tecrübe ve birikim oranında başarı gösterir.

Selam hidayete tabi olanlara olsun…

Son sözümüz salat ve selam, son duamız da elhamdulillahiRabbi’l alemindir.

Hocam, bize zaman ayırdığınız için size çok teşekkür ediyorum. 

Bende sizlere teşekkür ediyorum 

Mehmet Fırat Kimdir?

Mehmet Fırat, 1968 yılında Erzurum’un Karayazı ilçesine bağlı Çokreşi (Erenler) Köyü̈’nde dünyaya geldi. İlkokulu köyünde okuduktan sonra, ilmi ile ün salmış olan babası Seyda (Üstat) Şahabeddin Efendi’nin isteği üzerine dedesi büyük üstat Molla Esad’dan miras kalan aynı köyün Osmanlı usulü medresesinde İslami ilimleri tahsil etmeye başladı ve tahsilini Doğu-Güneydoğu medreselerinde tamamladı. Okuduğu ilim dalları; sarf, nahiv, fıkıh, tefsir, felsefe, kelam, mantık ve münazara ilimleridir.

Fırat, uzun süre Fars dili üzerinde eğitim almış olup özellikle Gülistan, Bostan, Divan-ı Mevlâna Cami’nin Lüccet’ül Esrar ve Celae’r-Ruh kitapları üzerine çalışmalar yapmıştır.

Uzun zaman ulusal birçok televizyon ve radyo kanalında ilmi ve siyasi programlar da yapan Kelam-Der başkanı Fırat aynı zamanda Vuslat Dergisi’nde de yazılar kaleme almaktadır.

Arapça, Farsça, Türkçe ve Kürtçe bilmektedir.

Halen İstanbul’da oturmakta olup evli ve dört çocuk babasıdır.

Kasideler ve Mektubat (çeviri) yayınlanmış önemli eserlerindendir.

Yakında “Müslüman Ruhuna Zehir Akıtanlar” isimli yeni bir Eseri daha çıkaktır.

Röportaj: Ziya Gündüz