Malesef (301)
Ercan Ata

Ercan Ata

Malesef (301)

27 Mayıs 2014 - 08:16 - Güncelleme: 23 Kasım 2016 - 16:47

Yıkıldık. Dünya çöktü altında kaldık. 300’den fazla can elim bir kaza neticesinde aramızdan ayrıldı. Geride acılı analar, dul eşler, gözü yaşlı yetim yavrular kaldı. Ateş hem düştüğü yeri hem tüm ülkeyi yaktı.
Kalanlarsa bu elim facianın yıkıcı etkisinden ömür boyu uzaklaşamayacaklar belki de.
Maalesef bazılarımız kısa sayılabilecek bir süre sonra unutacak Soma’yı. Kasırganın gel...ip geçtiğini düşünecek, ölenle ölünmediğini, hayatın her şeye rağmen devam ettiğini varsayacak. Çeşitli tesellilere sarılacak. Ölümün amortisi olmadığı gerçeğini unutarak…
Evet, her şeye rağmen devam ediyor hayat ama nasıl?
Acılara tutunarak, kan ağlayarak, katran yutarak, kömür tozu içerek… Yoksulluğun, çaresizliğin, sefaletin, açlığın, terk edilmişliğin acısını ciğerlerinde hissederek… 
Şair: “ Sizin, hiç babanız öldü mü? Benim öldü, kör oldum diyor.” Hayata bir de orada babasını kaybeden çocuğun gözüyle bakabilsek…Oğlunu yitiren ananın, eşini kaybeden kadının…
İhmal. Kusur. Taksir. Tedbirsizlik. Ciddiyetsizlik.
Araştıradursunlar…
Bu tür olaylarda genellikle sorumluluğun birilerine yıkılmasına çalışıyor. Mesela şirket yöneticilerine… 
Ölüm acı. Ölümün her türlüsü zor. Ne yapılırsa yapılsın, yaralar ne kadar sarılmaya çalışılırsa gidenler geri gelmeyecekler. Fakat Soma’yı bir milat kabul etme imkânı hâlâ vardı. Sorumluların tüm sorumluluğu üzerine aldığı, herkesin eteğindeki taşları ortaya döktüğü, ölümün ranta çevrilmeye çalışılmadığı bir yaklaşım tarzı denenebilirdi. Ötekini anlamak için bir vesile sayılabilirdi Soma.
Ülkenin kronikleşmiş sorunlarını masaya yatırmanın sırası geldi artık, denilebilirdi.
Ton başına kömürün çıkarılma maliyetinin 140 dolardan 24 dolara hangi şartlarda indiği gerçeği iyice araştırılmalı. “İnsanlar, neden o tarz tesislerde çalışmak zorunda kalıyor?” sorusunun cevabı bulunmalı. İşsizlik, açlık, geçim sıkıntısı bir ülkenin kaderi olmamalı. Ve böylesine acı ölümler… 
M. Akif, Allah bir daha İstiklâl Marşı yazdıracak günleri milletimize göstermesin demişti. Ben de Allah bir daha böyle elim kazalarla bizi imtihan etmesin diyorum. 301 bir kot markası değil, yiten candır, sönen ocaktır. Arkalarından ağlayan analardır, gözü yaşlı eşlerdir, yetim yavrulardır. Maalesef bizim yüzleşmemiz gereken gerçeğimizdir. Asla unutulmaması gereken trajedimizdir. 

Bu yazı 4248 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..

Son Yazılar