Hollanda İzlenimlerim…


Almanya’dan Hollanda’ya Giriş

27.12. 2016 tarihinde, Ağabeyim Baran Müslüm Gündüz’ün nazik daveti üzerine, Hollanda’ya gittim.   Yoğun bir vize trafiği sonunda, Hollanda vizemizi aldık.  Vize işlemlerinden sonra biletimizi Almanya’nın Köln şehrine aldık. Köln’den Hollanda’ya giriş yapmamızın sebebi ise, gideceğim şehir olan Sittard’ın Köln’e yakın olmasıydı. Böylece Perşembe günü Köln’e bilet almış olduk.  İstanbul’da harika bir karın yağması neticesinde, seferler iptal olur mu olmaz mı telaşesi eşliğinde,  Sabiha Gökçen Havalimanına geldik.  Seferler iptal olmadı, sadece bir saat rötarlı olarak, Köln’ne uçtuk. Avrupa maceramız bu şekilde Köln ile başlamış oldu.

Ve Hollanda Yollarındayız

Almanya pasaport kontrolünden geçtikten sonra Havalimanı çıkışında Abimle buluştum. Arabayla ver elini Hollanda’nın Sittard şehri.  Yolculuk boyunca yolları gözlemledim. Köln ve Hollanda arasındaki yollar İstanbul ile aynı idi. Hollanda’ya giriş yaptığımızda ise yolların değiştiğini fark etmeniz hiçte zor değil... Çünkü Hollanda oldukça güzel yollara sahip… Yolun önemli olduğunu, Hollanda’da bir kez daha anlıyoruz. Nede olsa: Yol demek, kolaylık demektir…

Konaklayacağımız şehir Sittard, Hollanda’nın limburg bölgesinde küçük sevimli sessiz bir şehir… Şehirde yüksek bina görmek imkânsız… Şehirde herkes birbirine selam veriyor… Her yer şehrin merkezine yakın… İlginçtir insanlar kendisini güvende his ediyor, Hollandalı olmayanlarda bu güveni çok derinden his ediyor…  Bizde buna bizzat şahit olduk…

Seyahatimiz dört günlük bir seyahat olduğu için dört güne birçok şey sığdırmamız gerekiyordu.  Cuma günü Vuslat Dergisi yazarlarından Hüseyin Kerim Ece’yi aradım.  Kendisini ziyaret edeceğimizi ve eğer müsaitse birde röportaj yapabileceğimi ilettim. .Sağ olsun, bizi kırmadı ve Cumartesi günü saat 10 da beklediğini söyledi.

Tekrar Cuma gününe dönecek olursak,  Cuma günü Maastricht’e gittik. Maastrich, Hollanda'nın Limburg ilinin merkezi olan bir kenttir. Maas nehri üzerinde yer alan kent Belçika'ya komşudur. Nijmegen'le birlikte Maastricht, Hollanda'nın en eski kentlerinden biridir. Hollanda’nın her yerinde yoğun bir şekilde bisiklet yolları var.  Bisiklet taksiler, dahi var… Bisikletler için, trafik ışıkları da mevcut… Bunun içindir ki, Hollanda da yaşayan herkesin, iki veya üç bisikleti olduğunu söylemek mümkündür.  Hatta bazı belediye başkanlarının dahi, bisiklet ile belediye geldiği söylenmektedir…

Hollanda Zaandam Şehrinde, Hüseyin Kerim Ece ile “İslam’ın Temel Kavramları” Üzerine Röportaj

Cumartesi günü, sabah namazı ile güne  “Selamünaleyküm” diyoruz.  Namazdan sonra yanımıza erzaklarımızı alarak, Sittard tren istasyonun yolunu tutuyoruz.  Trene bindikten sonra abimle muhabbete başlıyoruz… Çok geçmeden abim, yanlış bölüme bindiğimizi bu bölümde (s) işaretinin bulunduğunu bununda burada konuşmanın yasak olduğu anlamına geldiğini söylüyor. Böylece diğer bölüme geçmemiz gerektiğini söylüyor…  Bizde hemen diğer bölüme geçiyoruz. Bence çok güzel bir uygulama, konuşmak isteyen ile sessizliği tercih edenlerin bölümlerinin ayrı olması gerekiyor.  Hatta ülkemizde, bu uygulama erkek ve kadınların ayrı olduğu otobüsler şeklinde de olabilir…

Yaklaşık iki saatlik yolculuktan sonra Zaandam şehrinin istasyonuna varıyoruz.  Ağabeyim, Zaandam’ın Hollanda'nın Noord-Holland (Kuzey Hollanda) eyaletine bağlı bir şehir olduğunu söylüyor. Hüseyin Kerim Ece hoca, bizi arabasında bekliyordu. Arabayla hocamızın evine geçtik. Vaktimiz az olduğu için, hemen kahvaltı faslını geçtik. Kahvaltı esnasında, birçok konuyu konuştuk. Kul Sadi Yüksel hocanın kütüphanesinden söz ettik. Hüseyin Kerim Ece hoca, Kul Sadi Yüksel hocanın makalelerinin kaynaklardan oluşmasının çok önemli olduğunun altını da sohbetimizde çizdi… Daha sonra hocamızla söyleşimiz ve fotoğraf çekiminden sonra, kendisinden müsaade istedik. Lakin hocamız: “misafir ev sahibine tabidir” ilkesini hatırlatarak, nereye gidecekseniz ben sizi oraya bırakacağım dedi. Bizde, kendisini kıramadık. Bizi Amsterdam’a bırakmasını söyledik.

Yazar Hüseyin Kerim Ece Avrupa’da yaşmasına rağmen, güzel bir kütüphane oluşturmuş.  Hocamız, bizi bırakırken yolda da epey sohbet ettik. Ahmed Kalkan hoca ile Amsterdam’da 7 yıl gibi bir süre kitapçılık yaptıklarını söyledi. Ayrıca Hollanda yollarından söz etti.  Ve trafiğin tıkanmadığını, Hollanda’da yaşayan herkesin hakkına razı olduğunu dile getirdi. Ki bu tespit, Hollanda için oldukça yerinde bir tespit olduğunu söylemek mümkündür…

Su Üzerinde Bir Şehir

Ve Hollanda’nın başkenti Amsterdam’ı geziyoruz…  Amsterdam Amstel ırmağının üzerine  kurulmuş büyüleyici bir şehirdir… Bazı binaların yamuk olduğunu görüneniz çok kolay, bunun nedeni ise su üzerine kurulmasından kaynaklandığı söyleniyor…  Yol rehberim Baran Müslüm Gündüz, Amsterdam'da bulunan Dam Meydanı’nı mutlaka ziyaret etmemiz gerektiğini söylüyor. Böylece kendimizi Dam Meydan’ında buluyoruz. Biz gittiğimizde o meydanda, Filistin bayrağının dalgalandığını gördük. Hollandalı insan severlerin, Filistin’e deste eylemi vardı. Bizde bu vesile ile Filistin’e Amsterdam’dan destek ve dua göndermiş olduk…

Amsterdam çarşısını geziyoruz. Malum Hollanda peyniri meşhur… Peynirci dükkânlarından sonra, çiçekçilere uğruyoruz… Çünkü Hollanda lalesi ile de meşhur bir ülke… Kiliseleri ziyaret ediyoruz… Kiliselerde oldukça soğuk bir hava var… İnsanın ruhu daralıyor… Kendinizi hemen dışarı atmak istersiniz, bende öyle yaptım…

Hollanda’da Müslümanların inşa ettiği camileri geziyoruz. Camiler de huzur buluyoruz… Cami de iki rekât şükür namazı kılmayı da ihmal etmiyoruz. Türklerin açtıkları kebap ve simit salonlarını görmek, bizi sevindiriyor…

Malum mesleğimiz, basın ve yayın… Amsterdam da bir kütüphaneyi ziyaret ediyoruz, orada bir kahve içiyoruz. Hollanda da kahve kültürü oldukça yaygın… Hollanda gazetelerinin, mecmualarının tasarımlarını inceliyorum… Daha sonra ise şehirde bir kitapçıya uğruyoruz… Kitapçı oldukça kalabalık… İnsanların kitaba yoğun ilgi gösterdiğine şahit oluyoruz… Bir kez daha okumanın önemli olduğunu düşünüyorum bu vesileyle…

Kara Yolu ile Belçika

Hollanda’nın dışında Belçika’nın Brüksel şehrini ziyaret ediyoruz. Brüksel’de çok yüksek Kiliseleri görmek mümkün… Brüksel iklimi oldukça soğuk ve sert… İnsanları da yine bir o kadar soğuk…

Kara Yolu ile Almanya

Almanya’nın Köln şehrini de bu vesile ile geziyoruz. Köln’de meşhur Ren Nehri’ni geziyoruz… Daha sonra Âşıklar Köprüsü’nde yürüyoruz… Âşıklar Köprüsü, köprü boyunca asma kilitlerin köprüye asıldığını görüyoruz. Âşıklar isimlerini yazarak, köprügünün demir parmaklıklarına kilitliyorlarmış… Amaç hiç ayrılmamakmış… İlginç gelenekler ve görenekler işte…

Tekrar Hollanda’ya dönecek olursak, Hollanda: bisikletleri, laleleri,  kanallar, yel değirmenleri, inekleri ile meşhur bir ülkedir.  Küçük olmasına rağmen, ekonomisi en güçlü ülkelerden birisidir. Çalışan insanların, müşterilere daima güler yüzle karışlaması, insana doping etkisi yarattığını hatırlatmak lazım…

Hollanda yönetiminin, Hollanda da yaşayan bütün insanlara verdikleri genel mesaj, Hollanda sadece öz Hollandalılarla değil, orada yaşayan bütün farklı insanların, birlikte yaşamayı başardıklarında, daha güçlü olacakları inancıdır… Bunları çocuklara verilen eğitimde görmek mümkün…

Sonuç

Bu yazım da, sadece kültürel ve sanatsal anlamda gördükleri mi yazdım. Bizler iyi olan her şeyi almalıyız. Afrika, Avrupa, Ortadoğu Latin Amerika vs. genel ve özel seyahatler yapmamız gerekiyor.  Seyahat bilincini, kuşanmak gerekiyor.

 

Teşekkür

Bu vesile ile Baran Müslüm Gündüz,  Emine Sezgin Gündüz ve Hüseyin Kerim Ece’ye teşekkür bir borç bilirim… Teşekkürler canlar…

Kişinin Dönüp Dolaşacağı Yer, Yine Yolculuğa Başladığı Yerdir

Tarih: 31.12. 2016

Selamünaleyküm Türkiye…