Basının önemi


Türkiye’de de ilk özel gazete, Şinasi ve Âgah Efendiler tarafından 1860 yılında çıkarılmıştır. Bu gazetenin adı Tercüman-ı ahvaldir. Sonraki yıllarda gazetecilik hızla gelişmiş, yarım asır için de İstanbul da yüz kadar gazetenin yayınlandığı gözlenmiştir. Meşrutiyetin ilanını takip eden iki ay içinde yayın hayatına devam eden gazete sayısının 200e ulaştığı bilinmektedir. Fakat ne acıdır ki, bu gazeteler faydalı olacakları yerde zararlı olmaya başlamışlar, birlik yerine, ayrılığı körüklemişlerdir. İmanlı şairimiz merhum Akif, bu hazin manzarayı şöyle dile getirmek istemiştir: Türlü adlarda çıkan namütenahî gazete, Ayrılık tohumu saçıyor, bol bol memlekete. Günümüzdeki gazetelerde menfilikte bunlardan geri kalmıyor, kamuoyunu olumsuz yönde etkilemeye çalışıyor. Asılsız şişirme haberler ve çarpıtılmış fikirlerle suyu tersine akıtmaya uğraşıyorlar. Bu yüzden halkımız gazeteye inanmıyor, yazılanları ciddiye almıyor, gazete okumak istemiyor, duyduğu havadislere gazete haberi deyip dudak büküyor. İçine düştükleri bu olumsuz tutumdan gazeteler’ de rahatsız olmaya başlamış, Basın ahlak yasası ile kendilerini düzeltme çaresi aramışlar, fakat aradıklarını bulamamışlardır.

Artık iş hükumete kalmış, gazeteleri bu sorumsuzluktan kurtarmak, milleti onların zararından korumak için Yalan Haberi Önleme Kanunu çıkarılmak istenmiştir. Şimdi bunun tartışması yapılmaktadır. Günümüzdeki gazeteler 5 gurup halinde incelemeye tabi tutulmaktadırlar: İnkârcı basın: bunlar dini ve dince kutsal sayılan her şeyi inkâr etmekte, bunlara ya açıktan veya dolaylı yollardan saldırmaktadırlar. İnananlara uydurma bahanelerle gerici, yobaz, örümcek kafalı, çağ dışı gibi klişeleşmiş sözlerle hakaret etmekte saf ve temiz Müslümanların inanç,  düşünce, ibadet ve kıyafetlerini alay konusu yapmaktadırlar. Vaktiyle keçisi çalınan müftüyü aşağılamak ve imanlı halkımızın hocalara gösterdiği zengin güveni sarsmak için, ”Müftü keçi çaldı”  başlıklı çarpık haber üretmekten haya etmeyen gazeteler bile çıkmıştır. 2 - Çıkarcı ve bozguncu basın: Bunlar’ da olumsuzlukta birincilerden geri kalmamakta, belki ikiyüzlü hareket ettikleri için onlardan daha da zararlı olmaktadırlar. Arada bir irtica yaygarası kopararak Müslümanlar ı suçlu göstermeye, dindarlara ve dini kuruluşlara baskı yapılmasını sağlamaya çalışırlar, çamur atmadıkları dindar kişi ve kuruluş bırakmazlar. Bununla birlikte Ramazanlarda dini ve ahlaki yazılara sayfalarını açar, hatta özel ilaveler çıkarmak suretiyle aşağıladıkları Müslümanları aldatmaya çalışırlar. Bunlara aldanan bazı gafil kimseler paralarıyla bunları destekler, daha çok güçlenmelerine yardımcı olur, yüksek tirajlarıyla bir avuç suda fırtına koparabilecek güce ve etkiye sahip olmalarını sağlamış bulunurlar. 3-Müstehcen Basın: bunların sermayesi çıplak kadın ve hayâsızlıktır. Boy boy çıplak kadın fotoğrafları sergilemek suretiyle sürüm sağlamaya ve karşılığında gençlerin ahlakını bozmaya çalışırlar. Bunların zararlı neşriyatı o dereceye varmıştır ki, her şeyi hoş gören devler büyükleri bile bundan rahatsız olmaya başlamışlar; Gençleri bunların zararından korumak için Muzır yayın yasasını çıkarmak zorunda kalmışlardır. Fakat bunlar yasaları delmek suretiyle daha ötelere geçmekte, muzır yayınlarını kısacakları yerde daha da artırarak her şeye meydan okumaktadırlar. Bunların amacı yalnız para kazanmaktır. Ahlakî değerlerin çöküşü bunları hiç ilgilendirmez. Onlar işini iyi bilen çıplak kadın tacirleridir. Aslında suç bunların değil, bunları ve daha önce bahsi geçen gazeteleri paralarıyla destekleyen Müslümanlarındır. Müslüman firasetli olmalı iyi kötüyü anlamalı, en azından kötünün zararından korunmak için çareler aramalı, hiç olmazsa “ gözünü oyacağı kargayı beslememelidir. ” 4-Muhafazakâr Basın: yukarda özetlemeye çalıştığımız yıkıcı basına karşı Müslüman Türkün inanç ve geleneklerine uygun neşriyat yapan yapıcı ve asaletli basına ziyadesiyle ihtiyacımız vardır. Fakat ne yazık ki bu konuda yapılan pek çok ihlaslı girişim ve çabalara rağmen güçlü br basın kurulamamıştır. Ayrı ayrı gruplara ve siyasi görüşlere sahip muhafazakâr Müslümanlar, kendi görüşleri doğrultusunda gazete çıkarmak isteyenler, dar çerçeve içinde bocalayıp durmaktadırlar. Halen çıkmakta olan 5-10 gazete de düşük tirajlarıyla yaşama savaşı vermekte, batmamak için çırpınıp durmaktadırlar. 5- Mahalli Basın: Bunlar yayınlandıkları bölgelerin dert ve dileklerini yansıtan dar kapsamlı, düşük tirajlı gazetelerdir. Bunlar daha çok bölge halkına hitap etmekte,kendi il veya ilçelerinin sorularına çare bulmaya çalışmaktadırlar. İskilip’in ‘de kendi sesini duyuracak, kalkınmasına yardımcı olacak bir gazeteye şiddetle ihtiyacı vardır. 16 yıl önce çıkarılan Bizim İskilip Gazetesi bu ihtiyaca cevap vermeye çalışıyordu. Fakat hemşerilerimizin ilgisizliği yüzünden yayın hayatına son vermek zorunda kalmıştır. Şimdi memleketini ve milletini çok seven bazı gençlerin samimi gayretleriyle İskilip’in Sesi Gazetesi çıkarıldı ve geliştirildi. Gazetenin çıkarılması ve geliştirilmesi elbette kolay olmadı. Gençler büyük bir azim ve gayretle işi bu hale getirdiler. Artık gerisi halkımızın anlayış ve gayretine kalmıştır. Bu gazeteye abone olmak, özellikle taşradaki hemşerilerimizin abone olmalarını sağlamak her İskilip’li aydının görevi olmalıdır. Vatan hasretiyle yanıp tutuşan taşradaki İskiliplilere doğup büyüdükleri yörelerden haber sunmak, bu yerler hakkında fikir vermek, onların vatan hasretini bir ölçüde gidermeye vesile olacaktır.

Her İskilip ’linin, bu gazetenin yaşamasını sağlaması lazımdır. Hemşerilerimizin, bunun idraki içinde olduklarına inanıyoruz. Şirin İskilip’imizin gelişmesi ve kalkınması için her İskilip’linin bu gazeteyi desteklemesini ve yardımlarını bekliyoruz.

(Yivlik Köşesi) 1 Nisan 1988 / Yıl: 1 / Sayı: 14