Değişim vakti-2


üm değişimler tevbe ile başlar ve günahlarımızdan hemen tevbe etmek gerekir. 

Eğer günah insanla Allah arasında olursa, bunun üç şartı vardır. Birincisi bir daha işlememek üzere o günahı terk etmek. İkincisi:Onu yaptığına pişman olmak. Üçüncüsü:Ona bir daha dönmemeye karar vermektir. Eğer bu üç şarttan biri bulunmazsa, tevbesi kabul olmaz. 

Eğer günah kul hakkı ile ilgili ise, bu üçünün yanı sıra, bir de hak sahibinden helallik almak gerekir. Tevbe konusu mal veya benzer bir şeyle ilgili ise onu iade eder, gıybet türünden ise ondan helallik ister. 

Şayet günahlarının bir kısmından tevbe ederse, ehli sünnet inancına göre, o günahlardan tevbesi geçerli olur, ama diğerleri üzerinde kalır. 

’Muhakkak ki bir toplum özlerini (iç dünyalarını) değiştirip bozmadıkça, Allah da onların durumunu değiştirip bozmaz. ’ (13/Ra’d 11) ayet-i kerimesi gereğince, yaptıklarından dolayı sorumluluk insana aittir ve olumlu değişimin gerçekleşmesinde de yükümlülük insandadır. 

Değişim bir farkındalığın sonucudur. Ya insanın başına bir musibet gelir, bu musibet değişim sürecini başlatır. Ya da gecenin son vaktinde herkes uyurken kalkar, güzel bir abdest alır, bir odaya çekilir ve kendine: ‘Hayatımdaki yanlış giden şeyler neler, neleri değiştirmeye ihtiyacım var?’ diye sorar. O an gönlünde bir pişmanlık hasıl olur, Allah’ın rahmetine sığınır, ondan af diler, bir daha yapmamaya karar verir ve o hali terk eder. 

Değişimde bir fikir, bir irade ,bir karar vardır, ama sonuçta o bir eylemdir. Eyleme geçildiğinde, eski çevremiz (bir yerde bir zamanda iş yaptığımız insanlar), davranışlarımız (bu çevreyle beraber yaptıklarımız ve yapmadıklarımız), yeteneklerimiz (bu davranışlarımıza yol gösteren becerilerimiz), inanç ve değerlerimiz (değer verdiklerimiz, hayata dair sahip olduğumuz inançlar, düşünce tarzımız), kimliğimiz(kim olduğumuz, hayattaki rollerimiz) hemen önümüze engel olarak çıkar. 

Değişimin sağlanabilmesi için bizi biz yapan bu değişkenlerin doğru yönetilmesi gerekir. Bunun için kendimize;’Bu değişimi gerçekleştirmek için çevre, davranış, yetenek, inanç ve değerler ve kimlik seviyelerinde neler yapmak, neleri değiştirmek gerekir?’ diye sorarız. Bu sorular, herbir seviye için tek tek sorulur. Belki problemimizin çevremizde olduğunu tespit eder, onunla ilgili bir eylem kararı alırız. Fakat kontrol için çevre seviyesinin üzerindeki diğer seviyelere de aynı soruları sormak gerekir. Bu yaklaşım bize değişim için bir yol haritası sunar. 

Değişenin sorumluluğu burada bitmez. Değişenin hayrı ve hakkı tavsiye etmek gibi bir görevi ve gücü de vardır. Her koyun kendi bacağından asılır veya bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyemez. Doğru bildiğini çevresindekilere anlatmaya, yanlışları engellemeye veya ortadan kaldırmaya çalışır. 

Gelin değişime hemen önümüzdeki yılbaşından başlayalım. İçki, zina ve kumarla Allah’a isyanı tüm dünyada körükleyen bu etkinliğin, Hıristiyanların Noel ayinleri ile yılbaşı kutlamalarından sentezlenmiş, sözde dini mahiyetinden ayıklanmış, batılı ve batıl bir ritüel olduğunun farkında olalım. O gece ziyaretleşmeyerek, hediyeleşmeyerek, her zamankinden farklı tüketmeyerek Allah’a isyana, medya eliyle bu aziz milletin dinamiklerinin, değerlerinin, geleceğinin yerle bir edilmesine muhalefet edelim. 

Şunu da bilelim ki:‘Allah, kendine saygı duyup emrine uygun yaşayanları, (bu) başarıları sayesinde (bütün sıkıntılardan) kurtarır. Artık onlara kötülük (azap) dokunmaz ve onlar mahzun da olmazlar. Allah, her şeyin yaratanıdır. O her şeye vekildir.’(39/Zümer 61-62)