MÜDÜRÜN HATIRALARI


MÜDÜRÜN HATIRALARI-1

Ankara’dan Eskişehir’e gidiyordum. Polatlı’dan çıkınca yolumu, trafik polisleri çevirdi. Bana nereye gittiğimi sorduklarında, yolu denetliyorum dedim.
Evraklarımı uzattılar ve bana gidebilirsiniz dediler.

Sivrihisar kavşağına geldiğimde yine trafik polisleri durdurdular- Nereye gidiyorsunuz diye sorduklarında; yolu denetliyorum diye cevap verdim. 
Onlarda evraklarımı vererek gitmemi söylediler.
Eskişehir’e 5 km kala baktım ki 4 tane polis arabası yolda bekliyor. Dur işareti verince durdum. Arabanın yanına, Eskişehir emniyetinden bir yetkili geldi. Kendisi ile Eskişehir’den tanışıyorduk. 

Kendisi ile selamlaştıktan sonra bana- Yolda çevirmede ne söyledin. dedi.
Bende- “Nereye gittiğimi sorduklarında yolu denetlediğimi “Söyledim.
Polis yetkilisi- Yolda neyi denetliyorsun? Diye sorduğunda tarla alacağım, yolun kenarındaki tarlalara bakıyorum dedim.
Polis yetkilisi- Senin bu cevabından Emniyet müfettişi yolu denetliyor diye anlamışlar. Bize bildirince, bizde müfettişi karşılamaya gelmiştik. Ehliyetini ver dediler.

Bende- Ehliyetimi alırsanız, aldığınız gibi geri getirirsiniz. Dedim.
Ehliyetimi aldılar ve oradan ayrıldım. O gün sabah ta Valilikte, toplantımız vardı. Yoldaki çevirmeler yüzünden toplantıya biraz gecikerek girdim. 
Vali bey niye geciktiğimi sorduğunda, yolda polislerin üç kere çevirme yaptıklarını, en son Eskişehir’e girerken yapılan çevirmede ehliyetimin alındığını bildirdim.

Vali bey, ehliyeti alanın ismini sorduğunda söyledim. Hemen özel kalemi arayarak ehliyetimin getirilmesi talimatını verdi.
Öyleden sonra bir polis memuru, Valiliğe ehliyetimi getirdi. Bende dedim ki, benim ehliyetimi elimden alan yetkili getirsin. Diğer arkadaşlar konuyu uzatmayalım, kapatalım rica ettiler diye. Bende onların ricaları üzerine ehliyetimi alarak konuyu kapattım.


Hatıra -2-

Müdürlükte problemleri olan, bir ile atandım. İlin müdürü rüşvetten görevden alınmıştı. Göreve başlamadan önce müdürlüğe giderek, vatandaş gibi iş çıkarıp işimi halletmeye çalıştım. Bir yandan da müdürlükte çalışanları tanımaya çalışıyordum.

Bir oda da hanımın biri, çocuk arabasını sallayıp çocuğu uyutmaya çalışıyor, diğeri elinde şiş ile örgü örüyor, memurlar ayaklarını masanın üzerine koymuşlar uyukluyorlardı. 

Dolaşırken daha önce beni tanıyan odacı ile karşılaştım. Yanıma gelip müdürüm nasılsın diyecek oldu, sus konuşma diyerek onu susturdum. Sakın kimseye benden bahsetme. Ben sonra geleceğim dedim ve oradan ayrıldım.

Müdürlükte gördüklerimi unutmamak için yazarak, nasıl bir düzenleme yapmam gerekir diye rapor hazırladım. Daha sonra göreve başlamak üzere tekrar müdürlüğe geldim. Daire amiri olarak müdürlüğe vekâlet eden, müdür muavini vardı. Onun odasına girerek bir konuda bilgi almak istediğimi bildirdim. Müdür muavini lakaytça davranarak benimle ilgilenmedi.

Sonra daha önce tanıdığım odacıyı bulup müdüriyet kapısını açtırdım. Yerime oturdum. Benim geldiğim müdürlüğe yayılmış. Odama ilk defa eski müdürün sekreteri gelerek, bir isteğim olup olmadığını sordu. Bende personele bakan kişiyi çağırtarak, tüm personelin resimli isim listesini ve görev dağılımlarını istedim. 
Odama Bir’de daktilo isteyip, personelin yeniden görev dağıtımını yaparak görevlendirme listesini personele tebliğ ettirdim.

Odama müdür muavini geldi. Beni görünce şaşırıp kaldı. Ayakta zor duruyordu. Yeni düzenleme ile onu da görevinden almıştım. Kendisine hemen daire müdürünü görevini teslim etmesini söyledim.

Çocuk arabasında çocuğuna bakan, şiş ile örgü ören bayanları odama çağırıp, yaptıklarını yüzlerine söyledim. Burası devlet dairesi ya evinize gidip işinizi yaparsınız ya da burada adam gibi çalışırsınız dedim. İtiraz edecek oldular, odalarında ne yaptıklarını gördüğümü söyledim.

Müdürlük resmi bir kuruma benzemişti artık. Herkes işine vaktinde gelip gidiyor, kendi işini yapıyordu. Arkamdan diğer illerde de neler yaptığım haberi de gelip yayılmıştı.


Mustafa Yolcu- 22.05.2019