İSKİLİPLİ ŞEYH MUHAMMED MUHYİDDİN YAVSi
Mustafa Yolcu

Mustafa Yolcu

İSKİLİPLİ ŞEYH MUHAMMED MUHYİDDİN YAVSi

27 Kasım 2017 - 23:49 - Güncelleme: 28 Kasım 2017 - 13:47

 

İSKİLİPLİ ŞEYH MUHAMMED MUHYİDDİN YAVSİ 
(Ö. 920 1524)'dir. Bir Risalesi ve Risalede Geçen Hadislerin Tahric ve Değerlendirmesi Ahmet YILDIRIM Yrd. Doç. Dr. Süleyman Demirel Ü. İlahiyat Fakültesi 


Milletleri n geleceğine güvenle bakabilmesi, ilmi ve fikri yönden gelişmesi ve ilerlemesi, geçmişteki kültür mirasını çok iyi bilmesine ve ondan istifade etmesine bağlıdır. Kültür mirasını tanıyamayan milletlerin egemen kültürlerin etkisin ‘de kaldığı bilinen sosyolojik bir gerçektir. Bu bağlamda bizlere düşen, kendi kültür mirasımızı olduğu gibi ortaya koyup yeni nesillerin bundan istifadesini sağlamaktır. Bu kültür mirasının en önemli unsurlarından biri ’de o kültürün yetiştirdiği büyük şahsiyetlerdir. 
Osmanlı Devletinin yükselme döneminin en meşhur ilim, fikir ve tasavvuf şahsiyetleri arasında yer alan İskilipli Şeyh Muhammed Muhyiddin Yavsi bunlardan biridir.' İskilipli Şeyh Yavsi'nin birçok eseriyle birlikte, daha önce yapılan iki çalışmada işaret edilen bir risalesi bulunmaktadır. Bu Risale kısa olmakla birlikte üç noktayı ortaya koyması bakımından dikkatimizi çekmiştir.
1.Tasavvufi seyr-u süluk’ da ilgili kısa ve özlü bilgiler vermesi. 2. Kısmen de olsa tasavvufla ilgili öz eleştiri yapması. 3. Risalede geçen hadislerin kaynak değeri. Biz de bu çalışmamızda önce bu zat hakkında bilgi vermeye, Arapça olarak kaleme aldığı risalesini tanıtmaya ve risalede geçen hadislerin tahric ve değerlendirmesini ortaya koymaya çalışacağız.
 İskilipli Şeyh Muhammed Muhyiddin Yavsi, meşhur müfessir ve Osmanlının en büyük Şeyhülislamlarından Ebusuud Efendi'nin babasıdır. Nis besinden de anlaşılacağı üzere Yavsi'nin İskilip te doğduğu kabul edilir. Yavsi'nin doğum tarihi kesin olarak bilinmemekte ve hiçbir kaynakta konuyla ilgili bir bilgi de bulunmamaktadır. Ancak Yavsi'nin en erken 859/1454, en geç 864/ 1459 tarihleri arasında doğmuş olması muhtemel görülmektedir.' Soy kütüğünde babasının adı Mustafa, dedesinin ise Muhammed'dir.
Kaynaklar dedesinin Semerkant'ta Mavera Ün nehir Genel Valiliği yaptığı sırada Uluğ Bey'e (Ö.853/1449) hizmet ettiği ve onun Doğancı başı lığı görevini üstlendiği. Amcası Ali Kuşçu'nun (Ö.879/1474) da astronomi tahsilini Semerkant'ta yaptığı kaydetmektedir." Bu bilgilerden hareketle Yavsi'nin dedesi ve babasının Anadolu'ya, Mavera ün nehir bölgesinden geldiğini söylemek mümkündür. Yaşadığı dönem Osmanlı Devletinin hem siyasi ve coğrafi yönden hem de ilmi ve fikri yönden zirvede olduğu bir dönemdir. 
Yavsi üç Osmanlı Sultanının hüküm sürdüğü bir devrede yaşamıştır. Bu Osmanlı Sultanların saltanat süreleri sırayla şöyledir: Fatih Sultan Mehmet (1451-1481), II. Bayezid (1481/1512), 1 Selim 0512-1520). Bu dönemin siyasi ve coğrafi yönden en büyük olayı, İstanbul 'un fethidir. İlim ve fikir hayatına büyük katkısı olan Sahn-ı Seman Medreseleri de bu dönemde açılmıştır Bu medreseler o dönemin ilmi ve fikri hayatının canlı kalmasında önemli rol üstlenmişler ve etkinliklerini, dini ilimlerin yanında müspet ilimlere ait dersleri de okutarak sürdürmüşlerdir. Dini hayat da bu dönemde canlı ve hareketlidir. Ülkede mevcut olan fikri' müsamaha sonucu ilmîye sınıfı hemen hemen her türlü fikri rahatlıkla tartışırken, bu arada tasavvufi cereyanlar da yayılma fırsatını bulmuştur. Ayrıca bu dönem Osmanlı toplumunun tasavvufla haşir neşir olduğu bir dönemdir. Bay ramiye Tarikatı bu dönemde en parlak devrini yaşamış, Yavsi de bundan nasibini alarak bu tarikata girmiştir. 
Anılan bu hususlar Yavsi'nin ilmi, fikri ve tasavvufi yönden yetişmesine etki etmiş, yaşadığı topluma bu yönleriyle hizmette bulunmuştur. İlmi yönden amcası Ali Kuşçu'dan istifade etmiş, hatta kaynaklarda hadis rivayetiyle ilgili icazetini, amcası Ali Kuşçu'dan aldığı şeklinde bir kayda da rastlanılmaktadır. Ayrıca Ali Kuşçu ile birlikte II. Murad dönemi âlimlerinden Alâeddin Ali Tusi'den de ders aldığı zikredilmekte’ dir. Yavsi amcası Ali Kuşçu vefat ettikten sonra, tasavvufa yöneldi ve ilk olarak Alaaddin Ali Tusi ve Şeyh Muslihid’din Koçevi’nin yanında tasavvuf eğitimi aldı. Sonra Şeyh İbrahim Kayseri'ye (Ö.887/ 1482) intisap edip, kendisinden manevi ilimleri öğrenerek, ondan tarikat ve irşad icazetini aldı." Bu yönüyle Yavsi gerek dini ilimlerde ve gerekse tasavvufta kendini iyi yetiştirmiş, dönemin en meşhur mutasavvıfları arasına girmiştir. Bursalı Mehmet Tahir onun ilmi yönünü belirtmek maksadıyla "zü'l-cena heyn ulemadandır ifadesini kullanmıştır. Taşköprü zade de onu el-Âlim el-Arif-i billah olarak vasıflandırmaktadır."
 Şeyh Yavsi 910/ 1514 yılında İskilip’te vefat etmiştir. Türbesi de kendi adına yaptırılan caminin içindedir.
l

Bu yazı 4489 defa okunmuştur .

Son Yazılar