Adnan Babuçcu’nun yazısı " Doktor verdiği reçeteden...

Adnan Babuçcu'nun yazısı " Doktor verdiği reçeteden sorumlu değildir"

Emekli milli eğitim müdürü ve 1969 yılında İskilip'te ilk gazeteyi çıkaran Adnan Babuçcu yaşadığı sağlık sorunlarından yola çıkarak "Türkiye'nin sağlık sistemi"ne ilişkin bir yazı kaleme aldı.

20 Haziran 2018 - 16:56

DOKTOR VERDİĞİ REÇETEDEN SORUMLU DEĞİLDİR

                                                                  "Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi" 

Sağlıklı bir nefes. Dünya'nın hiç bir değeri karşılayamaz. Bende sağlığı bozulan kişi olarak sağlığıma tekrar kavuşmak için yaptığım mücadelede karşılaştığım engeller. Ülkemizde sağlık sistemi yönünden, son yıllarda en iyi hizmeti verdiğine şahit olmaktayız.

                Başıma gelen sağlık problemimi çözmek için yaptığım mücadele, karşılaştığım engelleri sizler okuduğunuzda bazılarınızın olmaz böyle şey dediklerini işitir gibiyim. Öğretmenlikte ilk tayinim Ankara'nın Beypazarı ilçesi Dibecik Çiftlik Köyü'ne çıktı. Köy Beypazarı - Ankara karayoluna yakın ova köyü idi. Halkı tarımda havuç ve turp üretir, Ankara'ya gönderillerdi.  Kış günleri soğuklarda su havuzlarında mahsülü yıkarlar, naylon torbalara paketler, sevke hazırlarlardı. Mahsülün bedelini almak için Ankara'ya gittiklerinde bazıları para almak yerine borçlu çıkarlardı. Kapzımal ucuza satacağına fiatı düşürmemek için mahsulü bekletir, çürütür, çürükleri  attım diye hamaliye parası keserlermiş.

                Köy halkı misafir perver, olup evlerini konuklarına açarladı, işlerini severek yapar, çalışkanlardı.

                Okul binası iki derslik olarak yapılmış, öğretmenin kalacağı lojman yoktu. Benden önceki öğretmenler müdür odasını yatak odası, yandaki küçük depoyu mutfak olarak kullandıklarından bende aynı formülü kullandım. Okul, birleştirilmiş 5 sınıflı idi. Öğrencilerim okulu sever, çalışkanlardı Aylardan Ocak ayı, sınıfta ders işlerken vücudumun göbek hizasına yakın sağ tarafım da şiddetli bir sancı başladı. Sancı azalıp çoğalmakta olup beni İstifra ettirdi. Belki sıcak bişey içersem geçer ümidi ile hemen sancılı, sancılı tarhana çorbası yaptım. Okul da yalnızım. Çorbada fayda etmedi. Okulun yakınında ki komşulara haber gönderdim. Bir Jip bulup beni Beypazarına götürdüler. Prosedür gereği ilköğretim Müdürlüğünden Hükümet tabibine sevk aldım.  Hükümet tabibi resmi saatte hükümet tabibliğinde olacağı yerde özel muayenehanesinde özel hastalarının yanında bizim gibi resmi hastalarada bakıyordu. Sıra bana geldiğinde sende bağırsak üşütmesi var diyerek baraygine hapı yazdığı reçeteyi verdi.

                Beypazarı'nın acemisiyim. Sağolsun beni getiren köylülere başka doktor varmı diye sorduğumda operatör doktor var dediler. Sancı aralıklarla devam ediyor. Okulda yalnız kaldığımdan gece apandisit patlarsa, gariban gider diyerek özel muayenehanesine gittik. Muayene sonu bende hat apandisit olduğunu hemen ameliyat olmamı söyledi. Bende öğretmen olduğumu söyleyerek hükümet tabibinin sevk yapması için yardımcı olmasını istediğimde iki günlük hastalığı uyuşturan ilaç verdiğini söyleyerek reçete verdi.

                İki gün sonra İlköğretim Müdürlüğün'den Hükümet tabibine sevkle gittiğimde gene aynı özel durumumu anlattım. Karşılığında söylediği madem başka doktora gidecektin bana niye geldin diye muayenehanesinin kapısını yüzüme kapadı. Hava soğuk, Öğretmenler lokaline gittim. Üşüdüğümden            sobaya yakın oturdum. Biraz sonra şidddetli sancı başladı. Bu durumu kabul edemediğimden İlk öğretim müdürü, arkadaşları ile kağıt oyunu oynuyarlardı. Yanına giderek bizimle ilgilenmiyorsunuz, yüksek sesle söyledim. İnsanın canı tehlikeye düşünce, hiç bir şeyi umusamaz oluyor. Oradan çıktım Ankara'ya gittim. Resmi izin almadan, pazartesi günü A.Ü. Tıp Fakültesi son sınıfta okuyan arkadaşımı buldum. Onun yardımı ile gereken tahlilleri, böbrek filmini çektirdim. Üç gün devam etti. Teşhis koyamadılar, olurda, olmazda dediler. Perşembe günüBeypazarında üçüncü defa hükümet tabibine sevk ettirdim. Özel muayenehanesinde ne o bir şey sordu, ne ben birşey söyledim, sessizlikleri oynayarak Devlet Hastanesi dahiliyeye sevk etti. Bu işi hallettim diye sevindim

                 Dahiliye doktoru muayenemi yaptı senin böbreklerinde kum var diyerek reçete yazdı. Ben Ankara'dan geliyorum şu böbrek flimlerim. Böbreklerim temiz dediğimde sen ameliyat olmaya o kadar meraklımısın diye sorduğunda sağlığıma kavuşmak için gerekirse ameliyat olurum demem üzerine doktor verdiği reçeteden sorumlu değildir diyerek ilaç reçetesini verdi.

                O hafta içerisinde zamanın Milli Eğitim Bakanı Beypazarı'na geldi. Bizi Lisenin salonunda toplayıp yapılacak çalışmalardan bahs edildi. Devletin dili yazı olduğundan hemen <> mealinde dilekçe yazarak okul bahçesinde vedalaşma sırasında bakana bizzat verdim. Dilekçenin mahiyetini sorduğunda sağlıkla ilgili dedim. Katladı, cebine koydu. Bütün Beypazar'ının protokolü oradaydı. Hepsi gördü.

                Bir kaç gün sonra Kaymakamın makamına çıkıp durumu izah ettim. Ne söyledi tahmin edebilirmisiniz. << Siz öğretmenler hastalığı daima eğitim-öğretim olduğu zamana getirilsiniz.>> bende zamana göre hastalık keşfedilmişse bizde o zaman hastalanalım, demem üzerine beni operatöre göndereceğini, teşhisinde israr ederse ameliyat olacağımı söyledi. Dördüncü sevkle hastanenin hariciye bölümüne yattım

                Ameliyat için hazırlandım. Abdestimi aldım, içimden okuduğum dualarla masaya yattım. Biraz sonra operatör ekibi ile içeri girdi. Söylediği sen benim ameliyat paramı da vermedin irkildim, kimse bana böyle bir şeyin olduğunu söylemedi. Kendimizi resmi hasta olarak biliyorduk. Üzerinde para yok ki versem. Ameliyat önlüğü ile masadasın. Taburcu olurken veririm dedim. Ama Psikolojim bozuldu.

                Ameliyat sonu kör bağırsağı boş peniselin şişesine koymuşlar bana getirdiler. Söyledikleri patlama durumuna gelmiş.

                Rapordan sonra görevime döndüğümde Milli Eğitim Bakanlığı Sağlık Daire Başkanlığından gelen yazı ile "Bakanımıza verdiğiniz dilekcede doktor isminden bahsetmemektesiniz. İvedikle İsmin bildirilmesi"

                O zamana kadar dört adet sevk yazılarının birer süreti ile doktorun ismini bildiren yazıyı bakanlığa gönderdim.

                Gelen cevap yazısı ne olabilir? Tahmin edin. << İsmini bahsettiğiniz doktor Sağlık Bakanlığına ait olup aynı şikayetin oraya yapılması>> Ağlarmısın, Gülermisin. Siz kararınızı verin.  Bugün ki sağlık hizmeti ile karşılaştırın. Sağlıkla kalınız.

 Adnan BABUÇCU                                                                                                                      Emekli Öğretmen           

Bu haber 7031 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
Şehri İskilip Cemiyeti tarihi semercilerarastasını restore ediyor
Şehri İskilip Cemiyeti tarihi semercilerarastasını restore ediyor
İskilip OSB'ye kimse inanmıyordu, şimdi yatırımcı talepleri artıyor
İskilip OSB'ye kimse inanmıyordu, şimdi yatırımcı talepleri...